azORDANazBURDAN ile farkı yaşamaya başladınız...

Itri

İstanbul'da doğdu. Doğum tarihi bilinmiyor. 1630 ile 1640 yılları arasında doğduğu sanılmaktadır. Asıl adı Mustafa'dır. Itrî, şiirlerinde kullandığı mahlastır. Buhurîzade Mustafa Efendi diye de anılmıştır.

İyi bir öğrenim görmüştür. Ustalarından biri, Hafız Post'tur. Nasrullah Vâkıf Halhalî, Kasımpaşalı Koca Osman Efendi, Derviş Ömer Efendi gibi 17 yy. bestecilerinden de yararlandığı sanılmaktadır. Çağının kaynakları, onun mevlevi olduğunda birleşirler. Mevlevi tekkelerinde okunmak üzere, bir ayin ile bir naat bestelemiştir. Yenikapı Mevlevihanesi'nin o zamanki şeyhi, Câmî Ahmed Dede'ye (?-1671) bağlanmıştır.

Itrî beş padişah dönemi gördü. Sultan IV. Mehmed zamanında tanındı. Huzurda düzenlenen fasıllara hanende olarak katıldı. Bestelediği eserlerle padişahlardan büyük yakınlık gördü. Yakınlık gördüğü bir başka devlet adamı da, şiirleri ve müzik sevgisiyle tanınan Kırım Hanı I. Selim Giray'dı (1634-1704).

Müzik araştırması için ilginç yol

IV. Mehmed'le yakınlığının bir sonucu olarak, padişahtan, kendisine esirciler kethüdalığı görevinin verilmesini istedi. Bu dileği, yerine getirildi. Bazı kaynaklar, onun bu dileğini, İstanbul'a getirilen esirlerin ülkelerinin müziği üstüne bilgi edinmek, içlerinden müziğe yeteneği olanları da yetiştirmek istemesine bağlar.

Uzun yıllar Enderun'da müzik öğretmenliği ve hanendelik yaptı. Elli yaşına doğru, emekli olarak saraydan ayrıldı. Ancak, müzikteki ünü Lale Devri'nde daha da artarak sürdü.

Mustabey Armudunu yetiştirdi

Meyvecilik ve çiçekçiliğe meraklıydı. Kendi adıyla anılan ünlü Mustabey armudunu, ilk kez o yetiştirdi. Itırdan gelen Itrî mahlası da, çiçek merakına bağlanır. Divan şairlerinden Şeyhî'nin yazdığına göre, ölümünden sonra "Mevlevihane Yenikapusu haricine" gömülmüştür. Mezar taşı kayıptır.

Şair

Itrî zamanının tanınmış şairlerindendir. Divan ve âşık tarzlarında şiirleri vardır. Naatlar, gazeller, tahmisler, nazireler, tarih düşüren beytiler ve şarkılar dışında, hece ölçüsüyle türküler de yazmıştır. Bestelediği eserlerde, şiirlerinin pek azını güfte olarak kullanmıştır. Nâbî, Bakî, Nazîm, Nailî, Nef'î gibi ustaların şiirlerini bestelemiştir. Şiirlerini topladığı, Divan'ı kayıptır. Şiirlerine, şuara tezkirelerinde, yazma şiir derlemelerinde rastlanır. Ancak, Itrî mahlaslı bütün şiirler ona ait değildir. 1622'de ölmüş başka bir şair de aynı mahlasla şiirler yazmıştır. 17.ve 18 yy'larda Buhurîzade lakabıyla tanınmış iki müzikçi daha bulunduğu için, Itrî'nin onlarla da karıştırılmaması gerekir.

Aynı zamanda hattat

Itrî aynı zamanda tâlîk yazı yazan bir hattatır. Edebiyat ve hat öğretmeni, Siyahî Ahmed Efendi'dir (?-1697). Yazdığı tâlik yazı örnekleri, Hâfız Post'un güfte derlemesine eklediği güftelerde görülür. Neyzen olduğu da söylenir. Saz eserleri bestelemesi, ney ya da başka bir saz çaldığını gösterir. Çağının kaynaklarında, kuramsal bilgilerinin çok üstün bir düzeyde olduğundan söz edilir.

En önemli üç besteciden biri

Asıl önemi besteciliğindedir. Eserleriyle bir çığır açmış, Klasik Türk müziğinin kurucusu olmuştur. Ondan önceki bestecilerde, bir ölçüde de olsa, Orta ve Yakındoğu müziklerinin izleri sezilir. Bu etkiler onda bütünüyle silinmiş, Klasik Türk müziği diye adlandırılan, Osmanlı-Türk üslubu en belirgin çizgileriyle ortaya çıkmıştır. Klasik üsluba bağlı kalmış pek çok bestecide, az ya da çok, onun etkisi vardır. Itrî, Abdülkadir Merâgi ve Hammâmîzade İsmail Dede Efendi'yle birlikte, Türk müziğinin gelişimini yönlendiren üç önemli besteciden biri olmuştur.

Itrî'nin din dışı eserlerinin başında gelen Nevâ Kâr, Hâfız'ın bir gazeli üzerine bestelenmiştir. Bu eser, çeşitli makam ve usul geçkileri uygulanarak birbirine bağlanmış ezgilerinin zenginliği ile özgünlük taşır. Aynı zamanda, klasik üslubun niteliklerini de en iyi yansıtan, özlü örneklerden biridir. Çeşitli makamlardaki, büyük formlu öbür din dışı eserleri, ilgili fasılların ilk akla gelen parçaları arasındadır. Din dışı küçük formlarda bestelediği hiç bir eseri günümüze ulaşmamıştır.

Itrî müziğe yepyeni bir hava getirmiştir. Dini muhtevalı eserleri, cami ve tekke müziği örnekleri olarak ikiye ayrılır. Teravih namazı sırasında makam değiştirme kuralı ile, camilerde müezzinlerin uyguladıkları çeşitli kuralların Itrî tarafından konulduğu söylenir. Bayram namazlarında okunan Segâh Kurban Bayramı Tekbiri, kutsal emanetlerin ziyareti sırasında okunan Segâh Salât-ı Ümmiye, Mâye Cuma Salâtı, Dilkeşhâveran Gece Salâtı, üç yüz yıldır etkilerinden bir şey yitirmemiş yapıtlardır. Özellikle ilk ikisi çok kısa birer cümle içinde oluşturdukları etkinin yoğunluğu bakımından Türk müziğinde benzersiz bir sanat gücü taşırlar.


Itrî, Şeyhülislam Esad Efendi'nin belirttiğine göre, bini aşkın beste yapmış olan çok verimli bir bestecidir. Bunların büyük bir çoğunluğu kaybolmuştur. Bugün ancak kırk dolayında eseri bilinmektedir.

Çeşitli kaynaklarda ölümü için 1711 ve 1712 tarihleri gösterilmektedir.

ESERLERİ:
Segâh Kurban Bayramı Tekbiri; Segâh Salât-ı Ümmiye; Dilkeşhâveran Gece Salâtı; Mâye Cuma Salâtı; Segâh Mevlevi Ayini; Rast Darb-ı Türkî Naat ve Sofyan Tevşih; Nühüft Durak; Nühüft İlahî; Nühüft Tevşih; Nevâ Kâr; 2 Pençgâh Beste; Hisar Devr-i Kebir Beste ve Aksak Semai; Mâhûr Ağır Aksak Semai; Rehavî Berefşan Beste; Buselik Hafif Beste ve Yürük Semai; Segâh Ağır Semai; Segâh Yürük Semai; Bayatî Çember Beste; Bestenigâr Darb-ı Fetih Beste; Dügâh Hafif Beste; Isfahan Zencir Beste ve Ağır Aksak Semai; Nikriz Muhammes Beste; Râhatu'l Ervah Zencir Beste; Irak Aksak Semai; Rast Aksak Semai; Nühüft Aksak Semai; Acemaşiran Yürük Semai; Rehavî Peşrev; Nühüft Peşrev ve Saz Semaisi.

xx

100 TL üzerindeki resim Itri'nin dedesi çıktı
Zaman 16 Şubat 2009

TBMM Başkanı Köksal Toptan, Suriye Başbakanı Muhammed Naci El Itri ile görüştü.
El Itri, görüşmede, Suriye ve Türkiye'den karşılıklı ziyaretlerin sürmesinde yarar gördüklerini belirterek, mevcut ilişkilerin ve işbirliğinin bu ziyaretlerle ivme kazandığını ifade etti.
İki ülke arasında gerek hükümetler, gerekse halklar arasındaki ilişkilerin olumlu olduğunu kaydeden Itri, Türkiye hükümetinin ve parlamentosunun bölgeye yönelik tavır ve davranışlarından memnuniyet duyduklarını bildirdi.

Türkiye'nin bölgede barışın gerçekleşmesi için gösterdiği çabayı ''Takdiri şayan bulduklarını'' belirten Itri, ''Meslektaşım Sayın Başbakan Erdoğan'a Davos olayından sonra gönderdiğim telgrafta 'belki aynı batından (rahimden) değiliz, ama aynı batından doğanlardan daha çok birbirimize yakınız' dedim. Tarihin derinliklerinden gelen köklü ilişkilerimizi daha da geliştirmek istiyoruz'' diye konuştu.

TBMM Başkanı Toptan da ilişkilerin karşılıklı olarak yükselen bir ivme kazandığını belirterek, parlamentolararası ilişkilerin de geliştiğini vurguladı.

Türkiye ve Suriye arasında pek çok ortak noktada buluşma iradesinin olduğunu kaydeden Toptan, ''Suriye sınırları içinde bulunan Osmanlı eserlerinin aslına uygun restore edilmesinden dolayı teşekkür ediyorum. Türkiye'nin de desteğiyle onarılan eserler, Türkiye'den Suriye'ye daha çok turist çekecektir'' diye konuştu.

-100 TL ÜZERİNDEKİ ITRİ RESMİ-

TBMM Başkanı Toptan ile Suriye Başbakanı Itri arasındaki görüşmede, ilginç bir diyalog da yaşandı.
Suriye Başbakanı Itri, 100 TL'lik banknot üzerinde fotoğrafı bulunan Itri'nin (Buhurizade Mustafa Efendi) dedesinin dedesi olduğunu söyledi.
Itri'nin bunu söylemesi üzerine heyette bulunan AK Parti Gaziantep Milletvekili Mahmut Durdu, cüzdanından çıkardığı 100 TL'yi Başbakan Itri'ye gösterdi.

Itri'nin ''Bu resmi görmek bana büyük mutluluk verdi'' demesi üzerine TBMM Başkanı Toptan, ''Bizim büyük sanatçılarımızdan biridir'' dedi.
Suriye Başbakanı Itri de ''Aynı geçmişten, aynı kökten geldiğimizi bu bile gösteriyor'' karşılığını verdi.

Görüşme, daha sonra basına kapalı sürdürüldü.