azORDANazBURDAN ile farkı yaşamaya başladınız...

Domuz gribi

İnfluenza A/H1N1 özellikle domuzlar arasında görülen, bulaşıcılığı yüksek fakat öldürücülüğü düşük bir virustur. Ancak, bugüne kadar virus sadece domuzlardan insanlara bulaşırken, genetik bir değişim geçirmiş olup, insandan insana da bulaşabilmektedir.
Hasta insan veya hayvanların sekresyonlarının veya bu sekresyonlara ait damlacıkların duyarlı insanların solunum yolları mukozası veya konjuktivalarına teması ile bulaşır. Bulaşma, sekresyon veya damlacıkların direkt teması ile olabileceği gibi, bu sekresyon veya damlacıklar ile kirlenmiş ellerin yıkanmadan solunum yolları mukozalarına veya konjuktivalara sürülmesi ile de olabilir.
Meksika’da 15 Mart 2009’dan itibaren üç ayrı bölgede insanlarda domuz influenza infeksiyonları tanımlanmıştır. Vaka sayısı, insandan insana bulaşma nedeniyle çok hızlı artmış ve halen artmaya devam etmektedir. Meksika’dan kısa bir süre sonra ABD, Kanada, Yeni Zelanda ve Avrupa ülkelerinden de vakalar bildirilmeye başlanmıştır. Ölüm oranı % 1-4 dolayındadır.
Dünya Sağlık Örgütü ve Hastalık Kontrol Merkezi tarafından 5 Mayıs 2009 tarihi itibariyle 21 ülkeden 1085 vaka bildirilmiştir. Meksika (590 vaka, 26 ölüm), ABD (286 vaka, 1 ölüm), Kanada (101 vaka), İspanya (54 vaka), ve Birleşik Krallık (15 vaka) en sık rastlanılan ülkelerdir.
Bugüne kadar bilinen domuz gribi virusu normal şartlarda insanları hastalandırmamıştır. Ancak, geçmiş yıllarda domuzlarla yakın teması bulunan çiftlik çalışanları gibi bireylerde nadir vakalar bildirilmiş olup, insandan insana yayılım olmadığından herhangi bir salgın ortaya çıkmamıştır.
Grip normalde küçük çocuk-bebek ve yaşlılar gibi uç yaşlardaki popülâsyonu daha fazla etkilemekte iken, bu salgındaki vakaların çoğunun sağlıklı erişkinler olması dikkat çekicidir. Vakaların hayvan kaynaklı influenza virusu ile ortaya çıkması, farklı bölgelerden baş gösteren salgın karakteri arz etmesi ve alışılmadık yaş gruplarını etkilemesi nedeni ile konu oldukça önemlidir.
İnsandan insana bulaşma hızının yüksekliği ve kıtalar arası seyahat kolaylıkları nedeniyle hastalığın kısa sürede tüm dünya ülkelerini etkileyeceği tahmin edilmekte olup, bu kapsamda ülkemiz de risk altındadır.

BELİRTİ VE BULGULAR:

Normal grip vakalarıyla benzer belirti ve bulgular ortaya çıkmaktadır. Bazen belirti vermeyebilir. Aniden yükselen ateş, halsizlik, iştahsızlık, kas-eklem ağrıları, başağrısı, boğaz ağrısı ve kuru öksürük ile seyretmektedir. Ancak, bunların dışında aşırı kusma ve ishale de neden olabilmektedir. Domuz gribinden ölümler çoğunlukla pnömoni ve solunum yetmezliği nedeniyle gerçekleşmektedir.

TANI:

Belirti-bulguların görüldüğü hastalardan, hastalığın ilk 4-5 gününde alınan solunum salgılarında (boğaz, burun sürüntüleri veya trakeal aspirat gibi) virusun gösterilmesi ile konmaktadır. Virus kültürü, PCR ve antikor titre artışları tanımlamada önem taşımaktadır. Ancak vakanın kesin teyidi dünya çapında belirlenmiş olan referans laboratuarlar tarafından yapılabilmektedir.

TEDAVİ:

Diğer grip viruslarının tedavisinde kullanılan oseltamivir ve zanamivir adlı ilaçların bu virusa da etkili olduğu gösterilmiştir.

DÜNYADA VE ÜLKEMİZDE ALINMAKTA OLAN ÖNLEMLER:
Dünya Sağlık Örgütü, kuş gribi tehdidi nedeniyle Evre-3’de tuttuğu pandemi alarm düzeyini İnfluenza H1N1 için Evre-5’e çıkarmıştır.
Dünya Sağlık Örgütü, risk değerlendirmesi ve önlemler konusunda; başta ABD ve Meksika olmak üzere, tüm dünya ülkelerindeki sağlık otoriteleri ile sürekli temas halindedir. Gerekli bölgelere uzmanlar göndermekte; epidemiyoloji, laboratuar tanı ve klinik yaklaşım konusunda yardımcı olmaktadır.
Uluslar arası hava limanlarının çoğunda yolcular grip belirtileri açısından kontrolden geçirilmekte olup, şüpheli görülenlerde daha ileri tetkikler yapılmakta ve gerekli izolasyon önlemleri alınmaktadır.

KORUNMA:

Virusa karşı henüz bir aşı yoktur ve aşının üretilip kitlelerin kullanımına sunulabilmesi için uzun bir süreye ihtiyaç vardır. Mevsimsel grip aşılarının içeriğinde H1N1 suşu bulunsa dahi, domuz gribindeki H1N1 suşunun genetik ve antijenik yapılarındaki farklılıklar nedeniyle bu virusa karşı koruma sağlamamaktadır.
ABD’de bulunan Hastalık Kontrol Merkezi (CDC), tedavide kullanılan oseltamivir ve zanamivir adlı antivirallerin korunmada da kullanılabileceğini bildirmiştir.

KİŞİSEL ÖNLEMLER:

Virus içeren (veya içermesi muhtemel) sekresyon ve/veya damlacıklardan sakınmak önemli olup, bunun için özellikle hastalığın sık görüldüğü bölgelerde toplu yaşam alanlarında maske takmak en temel önlemdir.
1.El yıkamak: İnfeksiyonu taşıyan sekresyon ve damlacıklar cansız yüzeylere bulaştığı zaman buralara sürülen ellerin yıkanmadan sulunum yolları mukozalarına veya konjuktivalara sürülmesi ile veya ellerin direk olarak kontamine olmaları sonrası aynı hareketin yapılması ile bulaşma olabileceğinden, ellerin sık sık yıkanması çok önemlidir. Özellikle şüpheli materyallere temastan ve toplu yaşam alanlarından çıktıktan sonra bol sabun ve su ile ellerin yıkanması önerilmektedir.
2.Laboratuar çalışanları ve diğer sağlık personeli, kesin vakalarla veya bunlara ait materyal ile temas durumunda gözlerini de korumalıdırlar. Laboratuarlarda materyaller uygun biyogüvenlik önlemleri altında işleme tabi tutulmalıdır ve hastanenin diğer birimlerindeki işlemlerde risk durumuna göre; N95 maskeler, çift kat eldiven, özel giysiler ve ayakkabı örtüleri gibi aparatlar da kullanılmalıdır.